Günaydın sevgili dostlar,
Şu 25. gün var ya, 10 Nisan 2020 çok hızlı başladı hızla geçip giderken bohçasından iki günlük sokağa çıkma yasağını da birlikte getirdi. Ne yalan söyleyeyim; bir türlü yazamadım. Ben de 10 Nisan’ı 11 Nisan’a ekler yazarım dedim. Bu cıma boylanan sebze fidelerimin yeni saksılara alınıp şaşırtma işleminin yapılma günüydü. Ayrıca yeni ıslatmış olduğum tohumlarında toprakla buluşma zamanı gelmişti. Bunlar oldukça zaman alan ama bir o kadar da keyifli işler. Ayrıca cumaları alışılmış temizlik, yatak değiştirme gibi işlerin de günü olduğundan (alışmış kudurmuştan beterdir diye boşa dememişler) akşam olduğunda gelen yemek davetini reddetmeyip karşı komşuya gittik.(telaşa gerek yok, kardeşimin aynı bahçedeki evine sadece dört büyük adım yetiyor)
Eve döndüğümüzde bomba patladı. Bize hiç de sürpriz olmayan hafta sonu yasağı. Haftalardır alınan tedbirlere bunun eklenmesi gerektiğini düşünüp bekliyorduk. Oysa kimse beklemiyormuş gibi bir tablo çıktı ortaya. İki gün hafta sonu yasağının ne kadar yararı olması beklenirken duyurunun yanlış saatte yanlış biçimde açıklanması yarar yerine zarar getirdi. /getirmiş olması çok muhtemel. Bir anda sanki haftalarla sokağa çıkılamayacak hiç bir yerden ekmek vb temin edilemeyecek, öldük bittik telaşıyla sokaklar, halen açık olan market ve manavlar ve de tekel bayilerinin önü kendini kaybeden insanımızla doldu. Trafik tıkandı. Virüs hızla yayıldı. Yargılamayacağım diyorum ama olmuyor efendim olmuyor. Bu kadar kendi sağlığını bile düşünmeyen bir toplum olduğumuz şaşılacak bir şey değil elbet. Tevekkel milletizdir, evvel Allah der işimize bakarız… Sonuç; Allah öyle istedi. Takma akıl cepten düşermiş, ne desen boş. Olan oldu. Şimdi rica ediyorum, umuyorum ki gelecek hafta sonunun yasağını şimdiden açıklasın yetkililer. İzdiham olurmuş, panik olurmuş. Oldu işte; ne olurdu millete aç kalmayacakları garantisini önceden fısıldayıverseydiniz. Fırınların açık olduğunu acil bütün ihtiyaçların karşılanabileceğini. Haberi İstanbul’dan büyük kızımın telefonuyla aldık.
Anneciğim, yarın ilk kez doğum gününü sokağa çıkma yasaklı bir günde kutlayacaksın. Bu nasıl bir his?
Yanılıyordu; onlar için yeniydi bu yasaklar ama biz iletişimin olmadığı zamanlarda yaşadık bunları. Siyah beyaz gazetelerin ne yazarsa onu bilebildiğimiz, telefonu parmakla çevirdiğimiz, televizyonda sadece TRT nin olduğu günlerde ya tank sesleriyle uyandık bir sabah ya da kahramanlık türküleriyle. Yokluk günlerini istifçi esnaf sayesinde tanıdık. İşte o zaman öğrenmek zorunda kaldık olmayı. Şimdilerde kimseyi kırmak istemem ama biz şımardık efendim. Her şeyi anında bilen bir dünyadayız. Sebep bu olsa gerek.
Doğum günü sabahıma keyifli bir heyecanla uyandım. İlk işim artık bulutlara emanet fotoğraf albümümü karıştırmak oldu. Niyetim kutlanmış eski doğum günlerime bir yolculuk yapmaktı. Şimdi yaşımı merak edeceksiniz. Şöyle diyeyim bugünden itibaren evde kal Türkiye yaşındayım. Oysa ne beden, ne duygular bunu söylemiyor bana. Ben en az on, belki on beş yıl gerisinden geliyorum o defterde yazanın. Bazen daha bile geriden, minik adımlarla yürümekteyim hayatımı, oysa her anını değerlendirmeye çalışırken KOŞUYORUM. Bunu düşününce güldüm yüksek sesli bir kahkahayla. Döndüm tam on altı yıl geriye ve buldum o şen kahkahayı atan beni. Daha önce de gerilim zamanlarında kapak fotoğrafı yapmıştım onu. (sanırım Gezi günlerindeydi ve altına hayat sana gülüyorum yazarak dalga geçmiştim kendimle) Hemen profil fotoğrafı yapıverdim. Bir süre o benden keyif almaya niyet ettim. Altına not düştüm; keşke hep gülebilsek.
Sanal alem böyle zamanlarda insanı çok mutlu edebiliyor. Profil fotoğrafımı gören dostlar eksik olmasınlar harika yorumlarda bulundular. Yeni bir yaşla buluşmanın burukluğunu unutturdular. Gün boyu süren sesli, sessiz kutlamalar, kardeşimin hazırlayıp getirdiği glutensiz ama muhteşem lezzetli doğum günü pastam ve tabii ki zoom ile gelen aile buluşması. 8 İnsan daha fazla ne bekler ki; hele hele şu karantina günlerinde. En büyük mutluluk ailemizin sağlıklı olduğunu duymak ve bunun tadını çıkarabilmek.
Sağlıklı ve sevgi dolu günlere doğru yola çıkalım.