Günaydınlar,
Güneş saklanmadıkça bulutların ardına, gelmez kaygılar aklıma… Güneş! Sabah sabah dilimin ucunda seni söyleyerek uyandım. Hemen masamın başına geçip yazayım içimden geçenleri dedim, dedim, dediğimle kaldım. Telefonlar, mesajlar, dışarıdan gelen kazma kürek sesleri… Biz köydeyiz nasılsa köyün arka yolunda in cin top oynuyor. Gel, dedim eşime biz de arka yollarda top oynayalım. Tam arka kapıdan tarlaların oraya çıkalım derken jandarma ile göz göze geldik. Günaydınlaşıp gerisin geriye döndük. Hele ki hava güzel hele ki benim yürümeyi sevmeyen kocam yürümek istemiş, bakın şu işe. Neyse zaten huyumuz değildir yasak delmek bizimkisi sadece denemeydi. Bütün bunlar işin şaka tarafı ama iki günlük sokağa çıkma yasağı yüzünden cuma gecesi sokağa fırlayan sevgili vatandaşımız için birkaç söz yazmıştım. Benim gibi yazanlar da çoktu. Gelgelelim yorumlar gereksiz ve acımasız oldu. Yok vatandaşın iki günlük ekmek parası varmıymış yok ben evde ekmek yapmayı biliyormuşum da boş konuşuyormuşum falan filan. Fırıncıların, bakkaların ve de bazı marketlerin eczanelerin kapıya hizmet verdiğini bilmesem amenna. Günlük ekmek günlük ihtiyaç da karşılanabildi, karşılanabilir. Benim sözüm ne kendine ne çevresindekiler acımadan sokağa fırlayıp kıtlık gelecek endişesiyle alış verişe koşanlara. Asla çocuk bezi, bebek için süt, mama vs. için sözümüz olamaz. Ama sağlık olmazsa bunların hiç biri olmaz. Tevekkeliz diyorum ya onun da fazlası fazla efendim. Her şey dozunda.Ben de aştım kendimi, yine döktüm içimi.Sus Işıl sus.
Kendimi susturduktan sonra anımsadım ki iki hafta önce başlattığımız kapalı gurup 6 dakika yazma ve çember usulü sohbet etkinliğimiz için söz vermiştim. Evet, ekranda buluştuk yine on kişi. Hava durumunu dinledik birbirimizin. Sonra bir kitap açtık; bir kişi sayfa sayısını bir diğeri satırı bir diğeri de sözcüğün sayısını söyledi ve çıkan sözcük DUVARLAR dı. Tesadüf müydü. Bilinmez. Gündeme uygun bir sözcük seçmeyelim derken… Yazdık, okuduk, paylaştık kalemlerimizden dökülenleri.
Öğleden sonra sevgili Filiz Telek’in “yas ve ölüm” temalı etkinliğine katıldım. Tek kelimeyle çarpıcıydı. Anlatılmamalı yaşanmalı diyeyim.
Günü Andrea Bocelli canlı konseriyle tatlandıralım dedik ama internet o kadar çok koptu ki, tadına varamadık ve iyisi mi bari damağımız tatlansın deyip bir gün önceden kalan krem karamellerimizi kaşıkladık. Hmmm. Nefis.
Kalın sağlıcakla.