25.Gün

Günaydın herkese.

Nedensiz değildir bu baş ağrısı. DOLUNAY! Hele ki fırtına varsa… Nedenini bilmek bile rahatlatır beni. Fırtına demişken bizim buralarda doğa hangi fırtına takvimini uyguluyor pek bilemiyoruz. Bir ovada yaşıyoruz ve yıl içinde rüzgarın olmadığı gün sayısı pek az. Nisan girince rahmetli kayın validemi anarım; gerçek bir hanımefendiydi kendisi. Az ve öz konuşurdu. Aralığın 21inde yaza gidiyoruz haziranın 21inde kışa gidiyoruz der bizi şaşırtırdı. Nurlarda yatsın. Nisan ayı geldiğinde de durun daha açılıp saçılmayın daha fırtınalar olacak der, kork Nisan’ın beşinden diye de eklerdi. Evet April( avril) fırtınaları diye geçiyor fırtına takviminde bu şiddetli fırtına. Yeni takvimde 18 Nisan’a denk geliyor 5 Nisan.Demek ki daha on gün açılıp saçılmak yok… Bana kalsa havaların serin gitmesi hatta yağmur olması insanlarımızın  sokağa fırlamaması için bir neden olabilir. Sokağa çıkma yasağı olmadığı sürece bizim insanımız bahar geldi hava alalım diyerek kendini sokağa atacaktır.Eminim hele İstanbul, İzmir hiç dayanamaz. Şimdi diyorsunuz ki sen bahçe içinde doğaya yakınsın, konuşma! Biz zaten yaş sınırlamasına takılıyoruz. Sonrasında da fırtınalara… Şu nisan 5 fırtınası geçsin hele… Bahçe işleri başlayacak.

25.Günde elle tutulur bir şey olmadı sanmayınız. Martı Kitap Kulübu Urla zoom toplaşması vardı. Önemliydi konu “Leyla Erbil’ den Kalan” konuşuldu ama bağlantı bozuktu ve bozuk olmasaydı da iki saate sığacak bir roman değildi “Kalan” Keyifli, akıcı, şiir gibi. Bilinç akışıyla yazdığı baş yapıtlarından biri ustanın. Onu da rahmetle anıyorum.

Ve akşam üzeri  yine yeniden “Bitot” toplantısı. Yatmadan önce iki doz “Homeland” Elimde olsa sabaha kadar izleyeceğim.

Sağlıkla, sevgiyle …