Menekşe

Menekşe, menekşe mendilim düşe.Bizden size kim düşe? Böyle miydi o yarım asır öncesinden seslenen oyunun tekerlemesi? İki taraf iplere mi sarılırdı, öyle bir şeydi sanki.Çok oynamamışım heralde.Ama menekşe sözcüğü beni aldı hemen çocukluğuma götürüverdi işte. Menekşe şekerinin o dayanılmaz kokusu burnumun direğini sızlattı. Kolaysa gel de bul şimdi o kokuyu , o şekeri. Ne Hacıbekir’de ne başka yerde bulamazsın işte. Dilimin üzerindeki o nefis tadı anımsamak bile çok değerli.Ay ne komik değil mi? Bir şekerin tadından mutlu olmak;gel şimdikilere bak mutluluk nerelerde…Şimdikiler deyince tam da ninelerimiz gibi oldum. Geçelim bunları,kelimemiz menekşeydi. Menekşe diye bir istasyon vardı Sirkeci’den bindiğimiz trenin uğradığı. Ecet Sirkeci’den trene biner Bakırköy, Yeşilköy, Florya gezerdik.Halalar, yengeleri ziyarat eder, Beyti’de yemek yer, Küçükçekmece’den et alır eve dönerdik. Hey gidi İstanbul heyyy… Menekşeden yola çıktım nerelere vardım. Oysa artık o sadece penceremin önündeki saksıdan ya da işlediğim çay örtüsünden bana gülümseyen çiçeğin adı.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s