19.Nisan 2016
Bu sabah sakin sakin oturdum yeniden yeşil kutumun başına. Kutu kutu söyle bana bu günün kelimesini,dedim. BEBEK çıktı kartımda.
Tesadüf müdür bilinmez; bugün menümde bebek kabaklardan etli dolma bebek enginardan zeytinyağlı var. Tam da karşımda durmaktalar. Haydi iş başına, diyorlar ama yağma yok bugün önce yazı sonra yemek. Bebek dedim de aklıma geldi; eskiden çocuklar şöyle adamakıllı yürüyüp konuşuncaya hatta elini tutmadan yürüyünceye kadar bebek sayılırdılar. Şimdikiler öyle mi!… Şimdilerde ailemizin göz bebeği kız kardeşimin torunu.Henüz bir buçuk yaşında ama kendilerine bebek demek ne mümkün.Koca adam. Hani şimdikiler pek akıllı doğuyorlar ama bizimkinin fizik gücüne de şaşıyorum doğrusu. Eneri sınırsız maşallah. İnanmazsınız kendisi beni yarı yolda bırakıp önden gidiveriyor. Sanki de nereye gideceğini bilirmiş gibi. Nereden nereye geldim yine. Bebek enginar diyordum… Bu ayın sonunda “enginar festivali” var yeni yerleşkemiz Urla ‘da. Yolu düşeni bekleriz. Haaa, sahi ben size enginar tarlalarının yanı başında oturduğumuzdan söz etmemiştim değil mi? Vallahi çocukluğumdan beri bir elma ağacım olsun altında oturayım, derdim de bir yanımda kasımpatı, diğer yanda enginar tarlası olsun düşünmemiştim. Arkadaki bağları da unutmayalım.İşte zamanımız da doldu.Haydi iş başına.