Bir başka kadın

2013 denemelerimden

Parmaklarını avucuna bırakılan bir parça kınaya bastırdı. Tırnakları önce yeşil sonra kızılımsı bir renk alacaktı. Kınan uğurlu olsun, dedi komşunun yeni gelinine. Otuzunu yeni geçmişti. Toprakla uğraşmaktan kuruyup çatlamış ellerine, yüzünün güneşten yıpranmış, kırışmış cansız tenine bakan onu rahatça ellisinde sanabilirdi. Bir zamanlar sevip de kaçarak, düğün dernekmiş, kınaymış göremeden evlenmişti.

Üç kız evladın anası, yedi kız kardeşin ortancası, anasının babasının hatırlamadığı, çilekeş ama bir o kadar da akıllı kadın…

İlkokul mezunu, hem okur hem yazar,  haa bir de türkü söyler, oynar.

Kızları eğlensinler diye kınada bırakıp, iki gözlü evine döndü. Sabah ezanında kalkmış, koyunları otlatmaya götürmüştü. Güneş ortalığı ısıtmadan tarlaya su vermiş, sonra da evdekilerin karnını doyurmuştu. Bugün kına var diye evin işleri aksamıştı ama olsundu.

Kocası bugün kasabada, geç gelecek…

Koynundan yaprakları aşınmış sırdaşını çıkarttı ve ruhundan kopan dizeleri inci gibi harflerle saman kağıdına ağır ağır aktarmaya başladı  bir bir.

Ne olur ne olmaz bir gözü hep kapıda…

Yazacaklarını bitirir bitirmez defterini büktü, koynuna sokuverdi. Namusuna halel gelecek diye saz çalıp söylemesine bile izin yokken şiir yazarken yakalanırsa, yanardı ki ne yanmak.
Akşama bir kap yemek koymak üzere mutfağa geçiyordu duvardaki yarısı kırık aynaya ilişiverdi gözü. Kocasının tıraş olurken kullandığı aynaya ulaşmak için ayak parmaklarının ucunda yükseldi. Her şeye rağmen içindeki umut ışığı sönmemiş bir çift gözle karşılaştı  aynada. Birden yüreği hop etti.

Nasıl olduysa içindeki kadın onu ele geçirmişti. Yemenisini çözdü, sarıya bakan parlak kumral saçlarını elinin  bir hareketiyle özgür bıraktı. Cebine uzandı, her gün kızların saçlarını taradığı tarakla şimdi kendi saçlarını taradı.

Yetmedi.

Heyecanlanmıştı.

Döşeğin altına bir yerlere sakladığı bir dudak boyası vardı. Kasabaya pazara indiklerinde yerde bulmuş, gizlice torbasına atmıştı. İşte şimdi tam sırasıydı. Aceleyle kiraz kırmızısı boyayı dudaklarına sürdü.

Sonra gülümsedi kocaman.

Aynadaki güzel kadın da gülümsedi.  Aynadaki kadını çok sevdi.

Kim bilir belki bu akşam o da severdi.

Omuzlarına dökülen dalgalı saçlarını savura savura mutfağa giderken dudaklarında keyifli bir türkü vardı.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s