Bahçeye Bakan Oda / Çiğdem Savran Turgay
Bahçeye bakan aydınlık penceresi, renkli kitaplarla dolu rafları, üstündeyken canlanan, çiçek kokuları saçan elbiselerinin durduğu derin loş dolap, duvarlarda asılı çeşit çeşit resimler, afişler ile benim için bir masal alemiydi bu oda.
Evde izin almadan giremediğim tek mekandı. Annem bile kapıyı vurmadan girmezdi buraya. Beklerdi senin sesini duymak için, sen de aceleyle gizlerdin içeride uçuşan perileri, cinleri.
Sen yokken girerdim bazen gizlice, onları uyandırmaktan çekinerek, gezdirirdim ellerimi hafifçe dokunarak eşyalarının üzerinde.
Evde olduğun zaman odandan müzik sesi gelirdi. Fısır fısır konuşurdun telefonda, sırlar paylaşırdın duymamızı istemediğin.
Aynanın karşısında saçlarını tararken seni seyrederdim. Bazen benimkilerini de tarardın da, sırf bu odada olabilmek için sesimi çıkarmazdım fırçanın canımı yakan dokunuşlarına.
Bana masallar anlatırdın, hem korkutan hem güldüren. Büyümek isterdim bir an önce, sırf senin gibi olmak için.
Vedalaşırken hava alanında sıkı sıkı sarıldın bana; “özleyeceğim seni Kido” dedin. Yürürken el ele tutuşup onunla, yüzünde hüzünden çok mutluluk vardı oysa. Ve o anda anladım ki, onu benden daha çok seviyordun.
Acaba ben de, senden daha fazla sevebilir miydim birini bir gün! Sen benim sadece ablam değil, kahramanımsın aynı zamanda.
Şimdi senin odana taşıyorum eşyalarımı. Burası benim artık. O loş dolaptaki çiçek kokuları seninle terk etti burayı. Onca cini periyi nasıl sığdırdın çantana. Biliyorum hiçbir şey eskisi gibi olmayacak artık, bu çok sevdiğim odada.