Günaydınlar
23. Güne ulaşmışız, inanamıyorum. Yirmi bir gün değil miydi uyumlanma sayısı; yirmi bir gün kabullenme süreci, iyileşme süreci,tavuğun kuluçka süresi ve başka… Bir şeylerin değil de her şeyin değişiyor olmasını kabullenmeye başladık mı hiç emin değilim. Güneş yüzünü gösterir göstermez kendini dışarı atanlar oldukça bu musibetin yakamızı daha uzun süre bırakmayacağını bile kabul etmemişiz ki değişimi edelim. Zor efendim. Bizim gibi tevekkel bir toplum için 21 kere 21 belki… Saçmalamaya başlamış olabilirim; hakkım var/mı?
Düne geleyim hemen. Geç kalmıştım dün yazmaya; araya başka şeyler sızmıştı çaktırmadan. Dün sendromsuz pazartesilerden biriydi. Bizim Bahçe Sen de Yaz arkadaşlarımla zoom toplantımız vardı alışageldiği üzere.Evet, alışıyoruz galiba online atölyelere. Birbirimizin yüzünü görmek sesini duymak iyi geliyor. Kopmamaya çalışıyoruz yazma yolculuğumuzdaki okumalarımızdan, yazdıklarımızı paylaşmaktan.Bu kez mekan/tema bir kuru yemişçi dükkanıydı.Arkadaşlarımızın yazdığı kısa öyküleri dinledik, üzerinde tartıştık. Şermin Yaşar’ın Tuzlu Fıstık adlı öyküsünü okuduk ve bizde bıraktığı izleri konuştuk. Altı dakika yazıları yazdık. Dün yazılmış olanlar yarın bir gün dört ayağı sağlam basan öykülere zemin olacak. Şu günlerde geleceği düşünmeden, endişeleri bir kenara bırakıp yeni dünyalara hazırlanmanın bir parçası olmak hedeflerimizden biri de.Belki yazma konularımızı biraz yeni dünya düzeniyle ilgili seçeriz artık. Deneyeceğim.
Enginar dolmasından söz etmiş, tarifini vermiştim. Benimki lezzetli olmuştu. Siz de denediniz mi?
Akşamüzeri Dr Joe Dispensa’nın iyileşme üzerine hazırladığı on üç bölümlük videoları geldi. Bir süreliğine ücretsiz açık olduğu için programımız hızla değişti ve izleyebildiğimiz kadarını izlemeye çalıştık. İşte, dedim içimden; spontan yaşamaya ilk adım. “Homeland” izlemeyi planlarken…
Dün geçti, bugün de geçecek. Yarına kadar kalın sevgiyle.