Günaydınlar,
Günlük tutmaya dönüşümün kırkı çıktı dün. Evde kalma hikayemizin kırk altıncı günüydü. Şükrederek geçen günler, haftalar ; baharı doya doya yaşayamasak da yazı yaşama umuduyla.
Derin temizlik, çamaşır ardından bahçe işleri. Domates ve patlıcan fidelerinin çoğu bin bir bereket duasıyla toprakla buluştu nihayet. İlk başta biraz boyun bükecekler; ana kucağından bir başka ana kucağına yolculuk yaptılar, kolay değil. Biraz sarsılacak, sonra güçlenerek büyüyecekler. Zehirsiz, kimyasalsız toprağımızda onları hastalanmadan sağlıklı meyveler verebilmeleri için bize epey görev düşüyor. Zararlı böcekler için ev ilaçları hazırlıyoruz. Bunlar ne bitkiye ne doğaya zarar veren mutfak kökenli ilaçlar. Kırmızı biberden soğana, soğandan arap sabununa ve ısırgan otuna daha birçok malzemeyle yapılan ev ilaçları. Bunları uygulamak için dört yıldır öğreniyoruz.Yonca ekili bahçemizi geçen yaz yabancı otlara teslim ettik ot ilacı yapmamak için. Yabancı ot yolmaktan ellerimizde derman kalmayınca bu yıl savaşmak yerine biraz kendi haline bırakmayı deneyeceğiz. Yoncalarımız çiçekte neredeyse tohum atacaklar. Tavuklar ve kardeşimin tek kedisi çekirge ve böcek avındalar. Deniyoruz, tecrübeli dostlardan öğrendiklerimizi uyguluyoruz. Dün yine ökseler hazırlandı, eski cd ler kurdelelerle meyve ağaçlarının dallarına bağlandı. Onlar meyvelerin ve fidelerin zarar görmesini kuşları uzaklaştırarak engelliyor.
Gün boyu internetimizin olmaması epey can sıkarken akşam saatlerinde İstanbul’daki çok sevgili arkadaşlarımızla sürpriz bir zoom görüşmesi yapabilmemiz yüzümüzü güldürdü.
Bakalım 41. günümüz nelere gebe. İyilikler diliyorum herkese.
Sevgiyle…