2 Ocak 2016
Aynadan bana bakan yüzümü tanıyamadım. Yeni bir makyaj, yeni bir saç kesimi ve yepyeni bir ben. Radikal değildi saç kesimim; sadece renkler radikaldi. Bugüne kadar hep kısacık, bazen simetrik, çoğu zaman asimetrik kesimleri olmuştu saçımın. Ama renk söz konusu olunca; illa ki bildik doğal saç rengimden şaşmamıştım o güne dek. “Yeni hayata yeni yüz” diyerek niyet etmiştim saçıma hafiften gölgeler vermeye; köylük yerde her şey gibi saçlarımı da dinlendirir pek fazla boyayla uğraşmam diye düşünmüştüm. Ancak, neredeyse on beş yıldır beliren ama görmeye tahammül etmediğim beyazların sayısını pek bilemediğim için, boyasız bırakıp kötü bir sürprizle karşılaşmaya da hazır değildim. Hani hepsi beyaz olsa neyse de… Hep mora dönük lümineksli saçlara hayran olmuşumdur. Yüzüme yakışır mı onu bilmiyorum ama olsun işe ucundan kenarından morla başlayayım dedim. Kuaförüme bir tutam enseden bir tutam da alın üstünden saç ayırıp birkaç teli mavi birkaç teli de mor boyamasını söylediğinde zavallıcığın gözleri fal taşı gibi açıldı. Bunca yıldır tüm ısrarlarına rağmen rengimi değiştirmemiştim ya… Yüzüme bön bön bakmaya başladı. Acıdım haline Dur hele! dedim, hayal ediyorum sadece. Az kaldı sen kendine gelince yapacağız.