16 Ocak 2016
Yanına gittim. Kulağına eğildim. Ben geldim canım, dedim. Ben; bir numaran. Bak benim ben.
Gözlerini sıkıca yummuştu. Bu bir uyku hali değildi. Dudakları da sımsıkı kapalıydı. Tekrar duyurmaya çalıştım. “Ben geldim canım, bak bir numara”. Dudaklarından çıkacak sadece birkaç sözcüğü duymak için o an neler vermezdim… Dudaklarını kıpırdatmasını bekledim. İnadı tutmuştu işte. Ya da küsmüştü. Belki de çok özlemiş, beni görmediği o birkaç günün hıncını almaktaydı. Evet en doğrusu buydu . Bile bile yapıyordu. Hemşire kız ne demişti. Canı isterse onlarla sohbet ediyor, şakalaşıyordu. Onun gibisi gelmemişti daha buraya. Hem nazik, hem temiz. Yemek yemeyi reddettiği günlerse hepsi birden seferber oluyor, ona birkaç kaşık yedirebilmek için yapmadıkları kalmıyordu. O birkaç lokma boğazından giderse katta bayram havası esiyor, birkaç dakika içinde onun bir şeyler yediğini duymayan kalmıyordu.
“Hadi tatlım, hadi bak bana, ben geldim, bir numara.”
Derken açtı gözlerini. Bakışları bana değil de odanın içinde bir boşluğa takıldı. Sonra sessizce, “ sen birsin ama ben sıfırım” diye fısıldadı. Sonra uzun bir sessizlik. Ardından patlattı espriyi, “ama bir sıfırdan sonra gelir.” Sonra yumdu yine gözlerini.
O birkaç sözcük bana yetmişti.