Haziran 2014
Otuz yılı aşkın yaşadığımız evimiz artık yok. Bir vinç iki buldozere kurban gitti.Balkonumun önünde dallarını içeriye uzatıp bizimle dostluk kurmuş elma ağacım artık yok. Oysa tembihlemiştim yıkıcılara ağaçlarımıza zarar vermeyin diye.Çekirdekten yetişmeydi elma ağacım. Tıpkı Malta erikleri gibi. Geçerken baktım ayva yeşil erik, ceviz hiçbiri artık yok ama malta eriğimiz arkada iki tahta perde arasında kalakalmış. Üzeri silme meyve dolu. Oysa geçen yıl meyve vermemişti. Bu yıl da toplayanı yok. Ne lezzetliydi meyvesi. Tadı damağımda. Nazire yapıyor sanki. Kesmeyin beni, bakın ne çok meyve verdim size diyor. Yedi veren güllerimizi de sökmüşler. Ama biliyorum, şimdi onlar başka bahçelerde can bulacaklar. Yok olmayacaklar. Taşındığım evde artık bahçeye bakan bir ön balkonum yok. Mutfağımın saksı koyacak bir penceresi de yok. Amannnnn yokları saymaktan sıkıldım. Varlara baksak ya. Şimdi de ışıl ışıl bir köprü manzaram, altımda da bir market bir de pizzacı var. Az şey mi bunlar?