6 dakika yazıları 2013 arşivinden
Pencerenin önünde karşılıklı oturup susuşuyoruz. Sıkça yapıyoruz bunu son yıllarda. Gitgide artan sıklıkta susuşmaktayız babamla. Babamın işi artık susmak. Ne yazık,oysa onunla konuşmak istediğim ne çok şey vardı… Sessizliği yeğliyor, çünkü biliyor ki birkaç cümle sonra unutacak konuşulanları, o yüzden susmak istiyor. Düşünmek onu yoruyor. O artık sessizliği seviyor. Annemle de aramızdaki ilişki yavaş yavaş yerini sessizliğe terk etmek üzere. Konuştuğumuz zaman hep tartıştığımız düşünülürse, bu sessizlik bayağı iyi bir şey. Ama anlamsızca karşılıklı oturarak yarattığımız sessizlik çekilir şey değil.
Kocamla tartıştığımız zaman aramızı bulmaya yarayan, birbirimizin içindeki çığlıkları duymamıza yardım eden sessizlik, annemle aramızda anlamsız saçma sapan bir boşluğa dönüşüyor. O sessizliği sevmiyorum. Onunla sessiz olmak değil keşkelere yer bırakmadan konuşabilmeyi istiyorum. Keşke mümkün olsa.
Sessizlik ben isteyince satın alınacak bir şey olsa diye çok düşünmüşümdür. Bakkaldan ekmek, süt, gazete alır gibi.
Okumak, yazmak, film izlemek, kendi iç seslerimi dinleyebilmek için bir paket sessizlik lütfen.