2013 Yazı Evi 6 dakika
Süslenmiş, püslenmiş; en kırmızı rujunu sürünmüş, en afilli ayakkabılarını bulmuş ayağına geçirmiş, yabanlık elbisesi üzerinde ayakkabılarının takımı çantası elinde kapıdan çıkmaya hazırdı. Anahtarlarını, gözlüklerini ve cüzdanını bir kez daha kontrol etti. Her şey yerli yerindeydi de bir de nereye gideceğini hatırlasaydı… Of! Bir şeyleri unutalı hayli zaman oluyordu. Hatırlamayalı, düşünmeyeli, düşünmek istemeyeli de. Bütün bu gereksiz şeylerden vazgeçeli. Gidecekti. Gidecek, uzaklaşacaktı güvenli denen bu evden. Hele bir hatırlasaydı, hele bir sokağa çıkabilse, hemen gidecekti. Sokaklar güvensizmiş. Haydi canım… Döndü aynaya baktı; nereye gideceğini hatırlasaydı keşke. Gidecek nereleri vardı acaba. Büfenin gözünden yıllardır geçmişini önüne koyup kaldıran tozlu fotoğraf albümünü aldı masanın başına oturdu. Belki işe yarar diye sayfaları en baştan çevirmeye başladı. Az sonra sessiz evin kapısında bir anahtar döndü, kapı açıldı. Onu doktora götürmeye gelen kızını duymadı bile; uyuya kalmıştı.